The Spectacular Now

The Spectacular Now ( IMDB : 7,2 )

Kısacık bir filmde şimdi sıra; The Spectacular Now. Miles Teller ve Shaliene Woodley’nin film sektöründeki toy zamanlarının filmi. Hallerinden de fazlaca belli oluyor bu. 500 Days of Summer’ın yazarları  Scott Neustadter, Michael H. Weber tarafından yazılmış film. Anlatılan klasik bir ergen genç hikayesi aslına bakılırsa. 

The Blind Side

The Blind Side ( IMDB : 7,7 )

Michael Lewis'in 2006 yılında yayımlanan The Blind Side: Evolution of a Gamekitabından uyarlanan, 2009 yılında yayımlanan Michael Ohel’in hayatının anlatıldığı bir biyografi, drama ve spor filmi. Sandra Bullock gibi mükemmel bir oyuncunun oynadığı ve Michael Ohel’i canlandıran Quinton Aaron’un muhteşem oyunculuğuyla konusu bakımından çeken ama 129 dakikalık süresiyle iten bir film The Blind Side. 

Like Crazy

Like Crazy ( IMDB : 6,7 )

Bizim hayatlarımıza çok fazla benzeyen filmleri genellikle beğenmeyiz. Bize farklı bir şey sunmadığı, aynı monotonluğu yeniden gösterdiği için. Bence bu filmin puanının düşük olmasının tek sebebi bu. Uzaktan yürütülmeye çalışılan bir aşk hikayesini sakin, sessiz, sıradan bir şekilde, tıpkı bizim hayatlarımızda olduğu gibi anlatıyor film. 

Kingsman: The Secret Service

Kingsman: The Secret Service ( IMDB : 8,0 )

Mark Millar'ın çizgi romanından uyarlanan, tam 129 dakikalık devasa bir filmde sıra;  Kingsman: The Secret Service. Kadrosunda bir hayli ağır oyuncuları barındırıyor film; Colin Firth,  Mark Strong,  Samuel L. Jackson,  Michael Caine. Baş rolünde ise yepyeni bir oyuncu,  Taron Egerton. 

Finding Neverland

Finding Neverland ( IMDB : 7,8 )

Peter Pan hikayesinin arkasında yatan, onun ortaya çıkmasına sebep olan hikayeyi, çok naif, sıcak ve samimi bir şekilde anlatan gerçekten yüreğinize dokunan bir film Finding Neverland. Johnny Deep, Kate Winslet ve o dört muhteşem çocuk oyuncusuyla birlikte film bize “Hayal kurmak, umut etmek her şeydir.” diye bağırıyor.

The Railway Man

The Railway Man ( IMDB : 7,1 )

Eric Lomax'ın gerçek yaşam öyküsünü anlattığı otobiyografik romanından esinlenerek sinemaya uyarlanan bir dram filmi The Railway Man. Gözlerim dolu dolu izlediğim ve savaşlara tekrar tekrar lanet ettiğim bir film. 1942 yılında 2. Dünya Savaşı sıralarında gerçekleşen bir olay anlatılıyor ve bu olayın üstünden geçen neredeyse 40 yılın ardından, 1980, İngiltere’de yaşayan savaş gazisi Eric Lomax’ın psikolojik dramı işleniyor. 

Whiplash

Whiplash ( IMDB : 8,6 ) 

Her sahnesinde baş rol oyuncusunun var olduğu muhteşem bir dram ve müzik filmi sayılsa da bence bir gerilim filmidir de aslında Whiplash. Sahneler akarken kendimi sıktığımı fark ettiğim an filmin ne kadar müthiş olduğunu anladım zaten. Çünkü aslında çoktan beni içine çekmişti film. Her sahnesine, müziğine, oyunculuklarına hayran kaldım. Ve keşke Akademi Ödülleri’nde Birdman yerine en iyi film ödülünü alsaymış diye bile geçirdim içimden.

The Young Victoria

The Young Victoria ( IMDB : 7,3 )

19. yüzyılda 63 yıl yedi aylık bir süreyle Birleşik Krallık tarihinde en uzun süre saltanat sürmüş hükümdar olan  Birleşik Krallık Kraliçesi Victoria’nın hayatının bir kesitinin anlatıldığı 2009 yapımı bir biyografi filmidir The Young Victoria. Kraliçe Victoria’nın, amcası Kral William IV 71 yaşında vefat etmesinin ardından tahta geçmesi ve bu genç, toy ve tecrübesiz haliyle kraliçe olarak yaptıkları anlatılıyor filmde.

A Walk to Remember

A Walk to Remember ( IMDB : 7,4 )

Şimdiye kadar 15 yada 16 roman yazan Nicholas Sparks’ın romanlarının çoğu aynı zamanda filme uyarlanmış. Bu filmleri Message in a Bottle (1999), A Walk To Remember (2002), The Notebook (2004), Nights in Rodanthe (2008), Dear John (2010), The Last Song (2010), The Lucky One (2012), Safe Haven (2013), The Best of me (2014) şeklinde yayınlandıkları tarihlere göre sıralarsam 9 filmden 6′sını izlemişim bile farkında olmadan. 

The Vow

The Vow ( IMDB : 6,8 )

Romantik komedi değil de romantik drama sevenlere bu sefer film önerim. Yıllar önce izlediğim ve ne zaman denk gelsem herhangi bir yerinden oturup yeniden izleyebileceğim bir film. Bu yönü her ne kadar güzel de olsa puanı benim açımdan o kadar da yüksek olmayan çerezlik diye tanımlayabileceğim klişe konulu bir film, Türkçe adıyla Aşk Yemini.

127 Hours

127 Hours ( IMDB : 7,6 )

Yağmurlu bir pazar için mükemmel bir film önerisi olur bu sanırım. James Franco ile tanışmamı sağlayan bu sıra dışı biyografi filmi hem James Franco’ya hem de filmin kendisine birçok ödül getirdi. Bir filmde en önemli unsur bence seneler önce izlemiş olsan bile hala dün izlemiş gibi hatırlayabiliyor olmamdır. Ve bu film üstünden kaç yıl geçerse geçsin farklı hikayesiyle kendini unutturmuyor.