23 Ocak 2016 Cumartesi

Suffragette

Suffragette ( IMDB : 6,9 )
2015 yılının verdiği mesaj açısından en etkili filmlerinden biri. Konusu, her daim güncelliğini koruyan kadın hakları. İngiltere’de kadınların seçme ve seçilme hakkına kavuşabilmek için verdiği mücadeleyi anlatan, sadece kadınlar tarafından değil erkekler tarafından da seyredilmesi gereken bir film, Suffragette.  

Tarihin ilk feminist hareketi, aslında gücününü ne hareketin lideri Pankhurst’ten ne de hareketin önemli isimlerinden biri olan Edith Ellyn’den alıyor. Asıl güç, bu harekete destek veren ve büyük fedakarlıklar yapan işçi sınıfından geliyor. Çamaşırhanede çocukluğundan beri çalışan Maud, bir tesadüf eseri bu hareketin bir eylemine şahit oluyor ve aslında yaşayabileceklerini tahmin etse de hakkını alabilmek için harekete dahil olmaktan kendini alamıyor. Defalarca tutuklanıp, haftalarca hapiste kalmasına, oğlu elinden alınmasına rağmen direnişinden vazgeçmeyen Maud, aslında bu hareketteki birçok kadının temsilini sunuyor bizlere.
Çok güzel bir replik vardı filmde. Maud tutuklandığı sırada şöyle ifade vermişti;
“ - Camları kırıyor, etrafı yakıyoruz. Çünkü erkeklerin tek anladığı dil, savaş. Çünkü bizi dövdünüz, bize ihanet ettiniz ve başka yapacak şey kalmadı. 
- Sizi durdurmaktan başka çare kalmadı!
- Ne yapacaksınız? Hepimizi içerimi atacaksınız. Her evdeyiz, her insan ırkının yarısıyız. Hepimizi durduramazsınız.”
Kadına yapılan şiddet, haksızlık ve ikinci vatandaş konumunda görmek günümüzde de hala mevcut. Evet, belki hala bazı erkekler için kadının onlarla eşit haklara sahip olması bir şey değiştirmiyor ama ya o haklarda elimizde olmasaydı. 1934 yılında Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi. Dünyada ise 1893 yılında ilk defa Yeni Zelanda kadınlara seçme ve seçilme hakkı vermiş. Bizim bu hakka kavuşmamız çok geç olmuş gibi görünse de aslında dünya geneline bakıldığında 10. sırada yer alıyoruz. O zamanlar içinde bulunduğumuz döneme de baktığımızda oldukça çabuk gerçekleştiğini söylemek mümkün. Bunun için en büyük teşekkürü Mustafa Kemal Atatürk'e borçluyuz. Şimdiki zamanda kadınlar, ellerinde var olan haklara rağmen hala O’na karalama kampanyası yaparken, bunları da düşünseler ne kadar güzel olur aslında.
Suudi Arabistan’da kadınlar seçme ve seçilme hakkına 2015 Aralık ayında kavuşabildi ve hala daha birçok hakka sahip değiller. En azından bir adım olarak görülebilir bu ancak erkek beyinlerinde, verilen bu hakkın pekte bir şey ifade edeceğini düşünmüyorum. Türkiye’de 82 yıldır kadınlar bu hakka sahip olmalarına rağmen, çoğu kadının hala baskı altında olduğunu, hor görüldüğünü ve sözlerine kıymet verilmediğini görüyoruz, duyuyoruz. Önce beyinleri değiştirmek lazım. Bunun içinde ses çıkarmak, direnmek lazım. 
Mutlaka izlenmesi gereken bir film. Ajitasyon yapmadan, karakterin özel hayatına derinlemesine bulaşmadan, sadece vermek istediğini temayı yani kadın hakları direnişini anlatan çok güzel bir film olmuş. Ve Carey Mulligan mükemmel oynamış. İzleyin. Puanım, 8,0.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder