(500) Days of Summer ( IMDB : 7,8 )
“This is not a love story, this is a story about love.”
Adına baktığında romantik komedi gibi görünen ve diğer filmlerde olduğu gibi ütopik bir aşkı anlattığını düşündüren bir film. Ama değil. Aksine fazlasıyla gerçekçi bir film. Summer’a ilk görüşte aşık olan Tom’un gözünden, aşka inanmayan Summer’la geçirdiği 500 günün özetini izliyoruz bir nevi.
“Erkekle kız tanışır. Erkek aşık olur. Kız olmaz.”
Kısacası Tom’un üstünden yüzlerce gün geçtikten sonra aşkının platonik olduğunu anlamasıyla başlıyor hikaye. Ve bir baştan bir sondan karışık bir şekilde o günleri gösteriyor. Ne de güzel başlamıştı her şey. Mükemmel çizim yeteneği olan mimar Tom bir davetiye firmasında çizer olarak çalışıyor ve orada sekreter olarak çalışmaya başlayan Summer’ı gördüğü an aşık oluyor. Böylece hikaye ufak ufak başlıyor.
Başlıyor başlamasına ama aslında o 500 gün boyunca Tom hep tek başına, bunu sonradan fark ediyoruz. Birlikte geçirdikleri zamanlar eğlenceli ancak hep bir soğukluk var aralarında. Summer açık açık bu durumu belirtse de, sana aşık değilim ama birlikte iyi zaman geçiriyoruz dese de, aşık olan adam sürekli bir arada olduğu kızın illaki bir noktada düşüncelerinin değiştiğini düşünür. Sadece adam değil bu iki taraf içinde öyledir ve “Böyle mükemmel anlaşıyoruz madem, neden evleneceğim insan bu olmasın?” diye de geçirir aklından. Tıpkı Tom’un yaptığı gibi. Ama görünen o ki, bazı insanların aklındakileri değiştirmek o kadarda kolay değil. Ve ilişkinin sonu geldiğinde de büyük bir yıkım olması kaçınılmaz.
Filmin müzikleri, kurgusu, çekimi, anlattığı hikayenin farklılığı çok iyi. Aslında filmi iki defa izleyip bir kere de Summer açısından bakmak lazım olaya. Belki o zaman canı ne isterse onu yapan Summer’a hak verebiliriz. Puanım 7,0.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder