The Water Diviner ( IMDB : 8,2 )
Hazır Russell Crowe’dan girmişken mevzuya yaklaşık 3 hafta önce sinemada izlediğim The Water Diviner’dan bahsetmeden geçmeyim. Öncelikle konusu gereği çok hassas olduğumuz bir filmdi ve film yayınlandıktan sonra hep söylendi Avustralyalılar hiç Türklerin gözünden bakmamıştı hiç bu savaşa.
Bu filmin sonunda yine de belki azda olsa, kendi topraklarını savunmak için savaşan bir millete bu derece ön yargılı olan Avustralya halkının fikirleri değişmiştir. Gelen tepkilerin genelde olumsuz olduğunu okusam da illaki değişenler, ön yargısını kıranlar vardır. Umarım!
Filme gelecek olursak, hem ülkemiz hemde filmde oynayan oyuncularımız için muhteşem, daha önce yapılmamış bir tanıtım oldu bence. Hepsi için, verilen rollere gayet uyumlu olduğunu düşünüyorum. Biri hariç, Olga Kurylenko. Çıktıkları televizyon programında her ne kadar Türkçe konuşmaya, düzgün oturtabilmek için çok çalıştığını söylese de bence olmamış. Oğlunu canlandıran küçük oyuncunun yerli oyuncu mu yoksa yabancı oyuncu mu olduğunu ayırt edemedim filmi izlerken ki aynı performansı Olga Kurylenko’dan da beklerdim. Belki o rol için de yerli bir oyuncu seçilse daha güzel olabilirdi. Bunu arkadaşlarla tartışırken aklımıza Selma Ergeç geldi. Kesinlikle o rolün altından daha güzel kalkardı.
Genel olarak filmi beğendim. Konusu zaten muhteşem. Ama beni en çok etkileyen sahne savaş alanında üç kardeş yerde kanlar içinde yatarken, bir kardeşin öldüğü, diğerinin acısından inlerken abisine kendini öldürmesini söylediği sahneydi. Zaten Çanakkale Savaşı’nı konu alan bir filmin, milli duygulara sahip birini etkileyemediğini düşünemiyorum.
Son olarak bence filmin puanı 7 ama oynayan oyuncularımız ve konusunun derinliğinden dolayı 8 diyorum ve bu filme de noktayı koyuyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder