The Lovely Bones ( IMDB : 6,7 )
Zamanlama olarak, konu itibariyle ‘cuk’ tabiri vardır ya, aynen o şekil yerine oturdu diyebilirim. Çocuk istismarıyla ülkemizin dört köşesi yanıp kavrulurken ve bununla ilgili yetkililerden kimse kılını kıpırdatmaz hatta üstünü örterken, bizlerde oturduğumuz yerde olan bitene ve tüm bu duyarsızlığa köpürüp duruyoruz. Ama başımıza gelmediği için belki de kılımızı kıpırdatmıyoruz. İşte tüm bu gördüklerimiz, duyduklarımız içine birazda fantastik öğeler katılmış hali ile perdeye aktarılmış, The Lovely Bones, Cennetimden Bakarken.
1970 yılında 14 yaşında olan Susie Salmon, okuldan döndüğü sırada karşı komşuları tarafından kandırılarak tecavüz edilip öldürülür. Filmin başında gerçekleşen bu cinayetin ardından Susie, arafta, ailesinin kendi bedenini bulmaları ve onun ölümünün ardından çektikleri acıları atlatabilmeleri için çırpınır. Bu sırada tüm aile fertleriyle birlikte katilinde bu olayla nasıl baş ettiğini izler.
Filmde bir babanın, annenin, kız ve erkek kardeşin, anneannenin, sevgilinin, bir yabancının ve elbette katilin duygularını ve davranış biçimlerini izlemek mümkün. Yargılamak, suçlamak çok kolay ancak herkesin meydana gelen olaylarla başa çıkabilme şekli farklı. Katilin kan donduran profesyonelliği karşısında sinirden yerinizde duramıyorsunuz artık. Ailesinin, gözleri önünde olan katili fark edemeyişine isyan edip duruyorsunuz. Ve sadece bir film olduğunu bilseniz de sinirlenmeden yapamıyorsunuz.
İsyan ettiğimiz bu derin konuyu biraz fantastik öğelerle, birazda çocuk diliyle hiç hissettirmeden anlatmaya çalışan bu filmin aynı zamanda kitabı da varmış ve 2002 yılında yayımlanmış. Her ruh halinde izlenemeyecek ve her durumda katlanılamayacak bir film. Ancak bu konuyu bu kadar hissettirmeden işleyebilmek de maharet. Puanım, 6,0.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder