Dünyanın En Güzel Kokusu ( IMDB : 5,1 )
‘Her güzel şeyin bir sonu vardır!’ cümlesini yüzüme tokat gibi çarpan bir filmde sıra. Uzun zamandır, kendi içinde değerlendirildiğinde, beklentilerimin hep üzerinde çıkan, çoğuna güzel dediğim Türk filmlerindeki seriye bu filmde koyu bir nokta koymuş oldum maalesef. Çok klasik bir aşk hikayesini, birbirinden bu derece uyumsuz karakterlerle işleyebilmek de büyük beceri belki ama ben izledim siz izlemeyin diye bu filmi yazıyorum, Dünyanın En Güzel Kokusu.
Birbirinin en yakın arkadaşıdır Derya ve Hakan. Her ne kadar en yakın arkadaş olsalar da iki zıt karaktere sahiptirler. Hakan, hovarda, evliliğe inanmayan, sürekli sevgili değiştiren bir şarkı sözü yazarıdır. Derya ise geleneklerine olabildiğince bağlı, aşka inanan, sorumluluk sahibi bir kadın. Belli bir yaşa gelmiş iki arkadaşında aklından artık çocuk yapma isteği geçmektedir ancak aradıkları partnerleri henüz bulamamışlardır. Etraflarındaki arkadaşlarının ‘En yakın arkadaşın kız/erkek olamaz, illaki bir şeyler hissedersin’ ısrarlarıyla ikilinin aklına bir nevi karpuz kabuğunu düşürürler.
Romantik dramaları severim, hatta standartların altında olsa dahi ‘Daha ne üretebilirler arkadaş’ mantığıyla çoğunun kötü taraflarına göz yumabilirim. Ancak bu filmde yapılan seyirciyle dalga geçmek resmen. Ben hiçbir filmde birbirinden bu derece uyumsuz bir çift görmedim. Tuba Ünsal’ın, ne kadar yaş alırsa alsın azalmayan o sempatik ve hatta romantik halinin yanına, fiziki olarak, yan yana gören, bu işten anlasın veya anlamasın, herkesin söyleyebileceği bir uyumsuzluğa sahip Rıza Kocaoğlu’nu hangi akla hizmet getirebilmişler aklım almıyor. İki arkadaş olarak bir uyum aramıyorum elbet, ama hikayenin biraz olsun inandırıcı olmasını istiyorsanız senaryonun devamında yaşanabilecekleri de düşünmek zorundasınız.
Filmin en güzel tarafı, süresi. Eğer izlemeye başlayınca bitirmeden kapatamayanlardansanız, 91 dakikalık süresiyle film size küçük bir iyilik yapıyor diyebiliriz. Ben ettim, siz etmeyin! Puanım, 5,0.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder