Comet ( IMDB : 6,7 )
“This is not a dream!” diyerek başlayıp, bizim daha filmin sonunda aklımızı karıştırmayı başaran ve bir süre neyin ne zaman olduğunu, hangisinin önce gerçekleştiğini düşünmemize sebep olan yani paralel evrende ileri geri gidip gelen, belki ancak yarısından sonra her olayı yerli yerine oturtabileceğiniz, alışılmışın hem dışında hem de ta kendisi bir film, Comet.
Dell ve Kimberly çiftinin 6 yıllık inişli çıkışlı ilişkilerini, paralel evrende bir ileri bir geri giderek, tüm iyi ve kötü yanlarıyla, sorunları, çalkantıları, ilk heyecanları, üzüntüleriyle işleyen ve duyguların sınanmasına sebep olan bir film.
Comet, belki fazla gerçek olduğu için yeterince ilgi görememiş olabilir. Zira insanlar genelde kendi hayatlarında olmayanı, özendiklerini izlemeyi tercih eder filmlerde, yani genel olarak böyledir. Comet aslında hayatın tamda kendisini anlatıyor, bir ilişkide var olabilecek tüm sorunları, zamansal kavramları, yapılan hataları, bencillikleri, bir ilişki sırasında olabilecek her şeyi fazlasıyla işliyor ve insan ‘Ben bu filmin sonunu biliyorum!’ diye düşünüyor. Kendi hayatında birebir tecrübe ettiği, belki de canını yakan bir şeyi neden izlemek istesin ki insan?
Belki izleyenler de benim gibi düşünür; film biraz Richard Linklater’ın Before serisini anımsatıyor. Sanki 3 filmin tek bir filme sıkıştırılmış hali gibi. Zaten artık kim o tarz film yapsa seriden esinlenmiş denilecek sanırım. Başı, sonu, ortası olamayan, bir bütün içinde ilerleyen, bilim kurgu filmlerinde izlemeye çalıştığımız paralel evren olgusunun romantik dramanın içine güzelce yerleştirildiği, enteresan ve herkesin beğenmeyeceği bir film olmuş. En sona kaldı belki ama filmin en güzel yanlarından bir tanesi de diyalogların güzelliği. Bütün o heyecanı, isteği, bunalımı, pişmanlığı fazlasıyla hissettiriyor size.
Bu filmi sevdim mi sevmedim mi bilemiyorum. Gerçek anlamda ortada kaldım. Herkese hitap etmeyeceğini düşündüğümden mutlaka izleyin de diyemiyorum. Karar sizin. Puanım, 6,0.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder