Midnight in Paris ( IMDB : 7,7 )
Beni şaşırtan filmlere olan hayranlığımı anlatmaya kelimeler yetmez. İzleyeceğimi düşündüğüm şeyden çok farklı bir türde karşıma çıktı ve beni şaşırtan diyorum ama bu tarif biraz zayıf kalır, beni büyüleyen desem daha doğru olur sanırım bu film için. Woody Allen farkıyla bambaşka bir hikayesi olan yıldızlarla dolu mükemmel bir film, Midnight in Paris.
Gil ve Inez, yakın zamanda evlenecek olan çiftimiz, Inez’in ailesiyle birlikte Paris’e geliyor. Senaryo yazarı olan Gil, üzerinde çalıştığı romanı için müthiş bir ilham kaynağı olarak gördüğü Paris’e hayran kalıyor ve hayatının geri kalanını orada geçirmek istiyor. Romanı için Paris sokaklarında gece yarısı koştururken hayatında yaşayamayacağı türden olaylara şahit oluyor ve aşkın tanımını yeniden öğreniyor.
Filmin içinde, karşılaşmayı aklımdan bile geçirmediğim insanlarla karşılaşmak büyük bir sürpriz oldu. Gil ne kadar şaşırdıysa filmde, anlam verebildiğimde en az bende onun kadar şaşkındım. Ernest Hemingway’in romanını okuduğum şu dönemde ondan birkaç söz duymak müthiş bir tesadüf oldu. Filmde bir yerden sonra sürekli durdurup replikleri not etme ihtiyacı hissettim resmen. O kadar güzel sözler vardı ki içinde. Hayalini kurduğum, benim için “altın çağ” olan döneme, keşke bende gidebilsem diye istek uyandırdı içimde.
Film en az bir bilim kurgu filmi kadar şaşırtıcıydı benim için. Tüm oyuncular bir yana, Marion Cotillard’a yeniden aşık oldum resmen. Ama sadece onun için değil, filmi işlenişi, hikayesi, dönemi, her şeyi için mutlaka izleyin. Farklı ve değişik ve güzel bir film işte. Puanım, 8,0.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder