Jane Eyre ( IMDB : 7,4 )
Daha önce bir çok defa beyaz perdeye uyarlanan, Charlotte Brontë'ın 1847'de yayımladığı, bir bölümünde yazarın kendi hayatından da kesitler sunan, derinliği fazla ve oyuncuları sayesinde çok daha etkileyici olmuş bir film, Jane Eyre.
İngiltere’de Victoria döneminin yaşandığı zamanlarda geçen hikayede, 10 yaşında öksüz kalan Jane, kendisine kötü davranan halası tarafından çok katı bir disiplini olan yatılı okula gönderilir. 10 yıl sonunda okuldan öğretmen olarak mezun olur ve Edward Rochester’ın malikanesinde mürebbiyelik yapmaya başlar. Kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan Jane, bu malikanede hayal bile edemediği duyguları tadacak ve aklına gelmeyecek acılar yaşayacaktır.
İngiltere’nin bu dönemlerde geçen bütün hikayelerine aşığım sanırım. Ve bu dönemi anlatan bütün filmleri sürekli, hiç sıkılmadan izleyebilirim. Jane Eyre’in 2011, Mia Wasikowska ve Michael Fassbender’lı uyarlamasını da bu listeye zevkle ekleyebilirim. Hikayenin o kasvetli halini, filmin başında değişik bir anlatımla bize anlatmaya başlayan yönetmen, daha önce izlememiş olanlar ve hikayeyi bilmeyenler için, kendince tahmin yürütme olanağı tanıyor seyirciye. Sizin kafanızda kurduğunuz son ile filmin gidişatının farklılığı sizin için filmi daha etkileyici kılıyor. Özellikle parantez açmam gereken bir konu var ki oda Mia Wasikowska. Muhteşem yansıtmış karakterini ve çok etkileyici oynamış, adeta gözlerinden okuyorsunuz duygularını. Michael Fassbender’ı anlatmama gerek yok zaten, kendisine karşı hissettiğim duygular aşikar. Son zamanlarda hep yeni filmlerine denk gelmiştim kendisinin. Bu filmde daha genç hallerini izlemek, yeniden hayran olmak benim için ayrı bir keyifti.
Özgür ve haklarına sahip çıkan kadın rollerine bayılıyorum zaten. Bu tarz filmleri izlemek ayrıca hoşuma gidiyor. Bir filmden istediğim çoğu şeyi bana sundu kısacası bu film ve uzun zamandır izlemediğim bir tarzı izlememi sağladı. Puanım, 7,0.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder