Before Sunrise, Sunset, Midnight ( ‘95 - ‘13 )
Zamanla çekilmiş, zamanla oynayan ve gerçek zamanlı seri. Richard Linklater’ın farklı tarzını ilk kez bu serinin ikincisini çektiğinde anlamıştık. Before Sunrise ‘95 yılında yayınlandı. Arkasından ikinci film Before Sunset ‘04 yılında yayınlandı. Ve serinin son filmi Before Midnight ‘13 yılında yayınlandı. Değişen tek şey zaman. Oyuncular ve yönetmen aynı. Zamanın değişmesinden hikayede etkileniyor elbette. Ve hikayede zamanla birlikte oyuncular gibi olgunlaşıyor.
Aslında daha önce serinin ilk iki filmini yazabilirdim ancak birbirinden ayırmak saçma geldi nedense. Aynı zamanın, aynı hikayenin, aynı karakterlerin ürünü olan bu üç filmi birbirinden ayırmak sanki farklı bir olay işlendiğini gösterirmiş gibi geldi. Linklater’ın çok konuşulan ‘14 yapımı, çekimi 12 yıl süren filmi Boyhood’u anlatırken söylediğimi burada da söyleyebilirim aslında, gerçek zamanlı bir hikayeden bahsediyoruz. Buda diğer seri filmlerinden ayrılmasını sağlıyor bu serinin. Neredeyse 20 yıllık bir zaman dilimini kapsıyor. Çekilen üç filmde de aynı oyuncular aynı karakterleri canlandırıyor ve hikaye geçen zamanın ardından, o an nerede denk gelirse oradan devam ediyor. Ve Linklater yine kendini herkesten ayırmayı başarıyor.
‘95 yılında çekilen ilk film Before Sunrise’da neredeyse çocuk olarak karşımıza çıkıyor Jesse ve Celine. Avrupa seyahati sırasında trende karşılaşıyorlar, Viyana’ya geldiklerinde birlikte trenden iniyorlar ve birbirine tamamen yabancı olan bu iki genç o günü gün doğana kadar birlikte geçirmeye karar veriyorlar.
‘04 yılında çekilen ikinci film Before Sunset’te Jesse karşımız artık bir yazar olarak çıkıyor. Paris’e kitap imzalamak için geldiğini öğrenen Celine tesadüfen bunu öğreniyor ve 9 sene önce sadece birkaç saatini geçirdiği bu adamı yeniden görmek için oraya gidiyor. Birbirlerine anlatacak çok şeyleri olan yetişkin bireylerin ise sadece gün batana kadar zamanları var.
‘13 yılında çekilen üçüncü ve son film Before Midnight’ta yine aradan 9 sene geçiyor. Bu kez ikili karşımıza Yunanistan’da çıkıyor. Geçen 18 yılın ardından ilk zamanlardaki uçarı hallerinde eser kalmıyor tabi ki. Sorumlulukları artık daha fazla ve sorunları daha büyük. Değişmeyen tek şey ise birbirlerine karşı hissettikleri. Yaşadıkları en ufak sıkıntıda dahi bunu aralarındaki o enteresan bağ ile çözmesini beceriyorlar.
Çok büyük bir iş ve büyük bir emek gerçekten. Kelimelerle nasıl ifade edilir bu bilemiyorum. İmkansız olarak düşünülebilecek bir olayı değişik şekillerde bizim önümüze sunuyor Linklater. Ancak iş sadece onda bitmiyor tabi ki. Bu işe imza atan oyuncular da alkışlanmalı. Kendilerinde meydana gelen değişimi filme aktarmak, seneler geçmesine rağmen aynı tarzda, karakteri bozmadan sadece zamanla yaş aldırarak ekrana aktarabilmek yalnızca büyük oyuncuların yapabileceği bir iş.
Anlatılan hikayeler her filmde aslında o anki yaşlarının verdiği ve onlar için o zaman önemli olan meseleler. Zamanla oturan karakterlerle önceden yaptıkları tutarsız hareketler yerini olgunluğa bırakıyor. Yaptıkları uzun ve akıcı sohbetlerle sıkmadan bize bulundukları yaşın getirdiklerini aktarıyorlar bir nevi.
Yazılan senaryolar her birinde etkileyici. Film zaten başlı başına etkileyici. Sadece izleyin ve bu seriyi kaçırmayın. Puanım 7,0.
Son olarak bir röportajda Linklater’a Boyhood filminin devamı olacak mı diye sormuşlar. Verdiği cevap ise gerçekten mükemmel:
Before Sunrise:
Before Sunset:
Before Midnight:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder